BREXIT`İN ETKİLERİ
Son yıllarda dünya siyasetini derinden etkileyen ve ona yön veren çok önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Uluslararası konjektürde yaşanan gelişmelere ve ülkelerin kendi iç işleyişlerine bakıldığında 2. Dünya Savaşından bu yana yaşanan en hareketli dönem diyebiliriz. Kanaatimizce son donemde küresel bazda yaşanan en büyük gelişme Suriye`de yaşanan olaylardır. Bu olaylar neticesinde ortaya çıkan ve son yıllarda artan sorunlar genel olarak Suriyeli mültecilere bir takım hakların sağlanması gereksinimden doğmaktadır. Suriye`de yaşananlar küresel boyutta etkiler gostermiş, adeta bir düğmeye basılmış ve dünya siyaseti de farklı yönlerde şekillenmeye başlamıştır. Nitekim, 23 Haziran 2016 tarihinde gerçekleşen ve Birleşik Krallık`ın Avrupa Birliği’nden çıkıp çıkmamasını belirleyen referandumda Birleşik Krallık seçmeninin “AB’den ayrılma” yönünde bir karar alması başta Avrupa kıtası olmak üzere geniş ölçekte dünya dengelerini değiştiren bir olaydır. Donald Trump’ın ABD`deki başkanlık seçimini kazanmasını da bu denge değişiminin bir uzantısı olarak görmek mümkündür.
Genel olarak Brexit`in etkilerine bakığımızda, öncelikle vurgulanması gereken bir husus var ki, ne Avrupa Ekonomik Topluluğu ne Avrupa Topluluğu ne de Avrupa Birliği(AB) döneminde Brexit`e benzer bir tecrübe yaşanmamıştır. Daha önce üyelik başvurusunda bulunan ve akabinde üye olan hiçbir devlet AB`den ayrılmamış ve böyle bir talepte dahi bulunmamıştır. Üyelikten ayrılma hakkı ise ancak 2009 yılında yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması ile üye ülkelere tanınmıştır. Avrupa Birliğinin İşleyişine Dair Antlaşmanın 50. maddesine göre “Her üye devlet, kendi anayasal kurallarına uygun olarak Birlik’ten çekilmeye karar verebilir” (AB Genelsekreterliği 2011, s. 19) Birlikten ayrılma prosedürü ise yine bu Antlaşmanın 50. maddesinde açıklanmıştır.
Daha önce de belittiğimiz gibi Brexit sadece Birleşik Krallığı değil küresel bazda siyaseti ve birçok ülke siyasetini etkilemiştir. Buna göre Brexit `in sonuçlarının daha iyi anlaşılması hasebiyle konunun birkaç farklı başlık altında incelenmesi yerinde olacaktır. Bunlardan ilki Brexit`in Birleşik Krallık açısıdan sonuçları, ikinci olarak Avrupa Birliği ve üyeleri açısından sonuçları ve son olarak da küresel açıdan yaratacağı sonuçlardır. Tabiki de bu ayrımların ekonomik, siyasi ve hukuki bazda yapılması gerekir. Şunu belirtmekte fayda var ki sürekli değişen ve gelişen AB ve Birleşik Krallık ilişkilerinde ileriye dönük kesin bir kanaate varmak mümkün değildir. Ayrıca çıkış kararı kesinleşmediği, hukuken bağlayıcılık içermediği ve Birleşik Krallık halen birlik üyesi olduğu için birlik içinde kararlaştırılan gelişmeler ve düzenlemeler de Birleşik Krallık’ı bağlamaya devam etmektedir.
Birleşik Krallık`ın AB ile olası ilişkilerine bakacak olursak, Birlik üyesi durumdan üçüncü ülke durumuna düşmeleri ile beraber bu ilişkilerin yeniden tanımlanması gerekecektir. Bu sürecin ise kısa vadeli değil tam aksine çok uzun vadeli bir süreç olacağı sinyallerini şimdiden vermektedir. AB’nin Birlik’ten halk oylaması kararı ile ayrılmış olan eski bir üyesine karşı tutumunun olumlu mu ya da olumsuz mu olacağını ise şu an için ifade etmek oldukça zordur. Böyle bir gelişme ile daha önce karşılaşmamış olan AB bizlere ancak ilerleyen zamanda nasıl bir tutum sergileyeceğine gösterecektir. Birleşik Krallık`ın AB üyesi olarak Birlik ile ilişkilerine direk müdahale etme imkânina sahip iken, şimdi böyle bir imkândan yöksun olarak pazarlıklara başlamak zorunda kalacaktır. Birleşik Krallık`ın iç siyaseti açısından yine küçümsenmeyecek sonuçlar ile karşı karşıya kalacağı kesin gibi gözükmektedir. Daha önce Birleşik Krallık’dan ayrılmak için halk oylamasına giden İskoçya Krallığın Birlikten ayrılmasıyla beraber yine aynı şekilde bir oylamaya gitme talepleri gelecektir. Çünkü İskoçya, Kuzey İrlanda ve Galler gibi ülkelerde Avrupa Birliğine üye olarak devam etme arzusunun İngiltere`ye göre daha fazla olduğu referandumdan çıkan sonuçlara yansımıştır. Bu arzunun İngiltere’ye olan bağlılıklarına ağır basıp basmayacağını ise zaman gösterecektir. Brexit ile beraber bu ülkelerin Birlikte kalma arzusu onlara belki de yeni bir referandumla Büyük Britanya’dan ayrılma kararını aldıracaktır.
Brexit`in hukuki sonuçlarına da kısaca değinecek olursak, bilindiği gibi Birliğe üye ülkeler AB`nin çıkarmış olduğu kanunları, yönetmenlikleri uygulamak zorundadırlar. Brexit`in kesinleşmesinden itibaren Birleşik Krallık`ın Avrupa Birliği kanun ve direktiflerini iç hukuka uyarlama ve genel olarak AB mevzuatını (hepsini olmasa da) uygulama zorunluluğu ortadan kalkacaktır. Bununla birlikte, İngiltere, değiştirilmediği veya yürürlükten kaldırılmadığı sürece, daha önce birincil mevzuat olarak yürürlüğe koyduğu AB yasalarını (genelde AB yönergeleri) İngiliz yasalarının bir parçası olarak kullanmaya devam edecektir. Üye ülkelerde kendiliğinden uygulanabilirliği olan ve uygulanması için herhangi bir işlem gerektirmeyen diğer AB kanunları (genel olarak AB düzenlemeleri) Birleşik Krallık`ta iç hukukta ayrıca yasalaştırılmadıkça, Birleşik Krallık AB’den çekildiğinde bu yasaların Birleşik Krallık adına uygulanabilirliği ortadan kalkacaktır. Son olarak, 1972 Avrupa Toplulukları Yasası uyarınca binlerce yasal düzenleme yapılmıştır. Bu yasa İngiltere’nin AB’den çekilmesi üzerine yürürlükten kaldırılırsa, bu kanunlar ayrıca Birleşik Krallık iş hukukuna göre kanun haline getirilmedikçe uygulanmayacaktır. Bu nedenle, Birleşik Krallık, çıkış müzakereleri sırasında AB ile olan herhangi bir sözleşmenin doğası gereği, hangi AB yasalarını ve AB düzenlemelerini korumak, değiştirmek veya yürürlükten kaldırmak istediğini belirlemek için bir düzenleme yapmalıdır.
Brexit`in genel olarak sonuçlarını inceledikten sonra son olarak bu ayrılma sürecinin İngiltere`de yaşayan ve vatandaşlık almak isteyen Türk vatandaşlarına nasıl bir etkisi olacağına bakmakta fayda vardır. Nitekim Brexit`in gerçekleşmesi halinde bu durumun Ankara Antlaşması`nın akıbetini nasıl etkileyeceği sorusu son dönemde sıkça akıllara gelmekte ve çeşitli platformlarda tartışılmaktadır. Bilindiği üzere, Türkiye, kuruluşundan bir yıl sonra 1959’da Avrupa Ekonomik Topluluğu’na başvurmuş, Toplulukla gerçekleşen müzakereler sonucunda da 1963 yılında, Türk vatandaşlarının topluluğa üye ülkelerde hizmet verebilmek için vize almalarını da sağlayan Ankara Anlaşması imzalanmıştır. Ankara Anlaşmasında yer alan ‘hizmetlerin serbest dolaşımı’ hükmünü uygulayan tek ülke İngiltere`dir. Brexit`in Ankara Antlaşması Anlaşması’nı etkileyip etkilemeyeceği veya eğer ki etkileyecek ise hangi alanlarda etkileri olacağı yani nasıl etkileyeceği henüz belli değil. Ancak şu var ki genel anlamda bakıldığında bu birliğin temelini oluşturan antlaşmaların ancak müzakere sürecinin sonunda, İngiltere’nin birlikten ayrılması ile kaldırılacağı göz önünde bulundurulduğunda, Brexitin kesinleşmesiyle anlaşmanın da bozulacağı öngörülmektedir. Fakat şunu belirtmek de gerekir ki daha önce Ankara Antlaşması Vizesi`ne başvurup bu vize programına giren Türk vatandaşlarının haklarının korunarak eski kurallara göre sürece devam etmeleri ve değişikliklerden etkilenmemeleri bunun hukuki anlamda kazanılmış bir hak olarak değerlendirmesi yerinde olacaktır. Buna karşılık, İngiltere AB’den ayrıldığında ise Türk vatandaşları için artık bu imkan kalmayacağı ve Ankara Antlaşması vizesi başvurusu alınmayacağı düşünülmektedir. İlerleyen dönemde bu hususta yeni anlaşmalar yapılıp yapılmayacağını da yine zaman gösterecektir.
Tusu Hukuk Birimi